Hector Ceballos-Lascurain, 1983 yılında ‘eko-turizm’ terimini ilk kez kullanarak ve eko-turizmi tanımlayarak literatüre geçmiştir. Bugün, Uluslararası Sürdürülebilir Turizm Girişimi‘nin direktörü Epler Wood’un orijinal tanımı şu şekildedir: “Çevreyi koruyan ve yerel halkın refahını artıran doğal alanlara sorumlu seyahat”. Ancak, eko-turizmin sadece doğayı ve vahşi yaşamı korumakla ilgili olduğunu varsaymak bir yanılgıdır. Bir destinasyon, yerli halk için somut finansal faydalar sağlamıyorsa, bu eko-turizm olarak nitelendirilemez.
STK’lar arasında yer alan The Center for Responsible Travel (CREST) gibi kuruluşlar, eko-turizmin daha kapsamlı bir tanımını sağlamak için Epler Wood’un konseptini genişletmiştir.
Eko-Turizmin Amaçları ve Temel İlkeleri Nelerdir?
Baş döndürücü manzaralar, yemyeşil ormanlar, temiz havası ve canlı doğal yaşam… Eko-Turizm, doğayla bütünleşmenin ve çevreye duyarlı seyahatin önemini vurgulayan bir seyahat tarzıdır. Doğayı keşfederken ona zarar vermeden, aksine koruyarak ve sürdürülebilir turizm ilkelerini benimseyerek gerçekleştirilen bu tür seyahatler hem bireysel tatilciler hem de seyahat endüstrisi için önemli bir odak noktası haline gelmiştir.
Eko-turizm, doğayı korumayı, toplulukların refahını ve sürdürülebilir seyahati birleştiren bir anlayıştır. Eko-turizm faaliyetlerini uygulayan, katılan ve pazarlayanların aşağıdaki eko-turizm ilkelerini benimsemesi gerekmektedir:
- Turizmin fiziksel, sosyal ve davranışsal negatif etkilerini en aza indirmek için çaba sarf etmek.
- Çevresel ve kültürel farkındalık ile saygı oluşturmak ve artırmak.
- Hem ziyaretçiler hem de ev sahipleri için olumlu deneyimler sağlamak.
- Doğayı korumak ve yerel halka finansal faydalar sağlamak için işbirliği yapmak.
- Turistlere, ev sahibi ülkelerin çevresel ve sosyal iklimlerine karşı duyarlılığı artırmaya yardımcı olacak deneyimler sunmak.
- Düşük karbon ayak izine sahip turistik tesisler tasarlamak, inşa etmek ve yönetmek.
- Yerel halkın haklarını korumak ve refahını artırmak için işbirlikleri yapmak.
Bu ilkeler doğrultusunda, eko-turizm; turistlerin doğal ve kültürel değerleri anlamasını ve takdir etmesini sağlayan doğa temelli tüm faaliyetleri içerir. Ekolojik, ekonomik ve sosyal olarak sürdürülebilir olmayı hedefler. Faaliyet gösterilen doğal alanların ve yerel toplulukların refahına ve korunmasına katkıda bulunmayı amaçlar. Bu katkılar, eğitici deneyimler içeren turizm örneklerini kapsar ve destinasyonlardaki hizmet sağlayıcı ortakları genellikle yerel işletmelerden seçilir. Amacı, doğal ve sosyo-kültürel çevre üzerinde olumsuz etkileri en aza indiren bir deneyim sunmaktır. Eko-turizm; yerel topluluklar, kuruluşlar ve yetkililer için ekonomik faydalar yaratmaya da odaklanır ve alternatif istihdam ve gelir fırsatları sağlayarak yerel bölgeye katkıda bulunur. Eko-turizm aynı zamanda, turistler ve yerel halk arasında doğal ve kültürel varlıkların korunması konusunda farkındalığı artırmayı hedefler.
Eko-Turizm Misyonu Nedir?
Eko-Turizm, sadece doğayla teması değil, aynı zamanda yerel toplulukların kültürlerini ve yaşam tarzlarını da koruma ve destekleme misyonunu taşır. Doğal alanlarda bulunan ekosistemlere zarar vermeden, onları koruyarak ziyaret etmek, yerel halkın yaşam tarzına saygı göstermek ve onlarla etkileşimde bulunmak eko-turizmin temel prensiplerindendir. Bu şekilde, ziyaret edilen bölgelerin ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliği desteklenir.
“Çevreye Duyarlı Seyahat”
Eko-Turizm aynı zamanda çevreye duyarlı seyahatin önemini vurgular. Sürdürülebilirlik, doğal kaynakların dengeli bir şekilde kullanılması ve gelecek nesiller için korunması anlamına gelir. Bu bağlamda, otellerin çevre dostu uygulamalar benimsemeleri, atık yönetimi, enerji verimliliği ve yerel topluluklara katkı sağlama gibi önlemler alınması önemlidir. Ayrıca, ziyaretçilerin de bilinçli bir şekilde seyahat etmeleri, yerel ekonomiyi desteklemeleri ve çevreye zarar vermeyecek şekilde davranmaları gerekmektedir. Türkiye’de, eşsiz doğal güzelliklere sahip birçok destinasyon eko-turizm için ideal bir ortam sunmaktadır. Örneğin, Karadeniz’in mistik ormanları, Ege’nin masmavi denizleri, Akdeniz’in benzersiz kıyıları ve Anadolu’nun eşsiz kanyonları doğa tutkunları için bir cennettir. Bu doğal güzelliklerin korunması ve sürdürülebilir bir şekilde turizme açılması, gelecek nesillere temiz ve sağlıklı bir çevre bırakılması açısından büyük önem taşımaktadır.
Eko-Turizm, sadece doğayla bütünleşmek ve çevreye duyarlı seyahat etmek değil, aynı zamanda insanları doğal dünyaya daha yakın hissettirerek ruh ve beden sağlığına da katkı sağlar. Doğanın gücü ve güzelliği karşısında insanın hissettiği huzur ve mutluluk, eko-turizmin en önemli kazanımlarındandır.
Diğer yazılarımıza göz atmak için: İLCİ RESIDENCE HOTEL BLOG